Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Her şeyin bir esası ve bir temeli olduğu gibi, milletleri teşkil eden cemiyetin temeli de ailedir. Hazreti Adem Aleyhisselam ve Hazreti Havva validemizle cennette başlayan aile hayatı, Allah’ın takdir ettiği evlilik kanunu ile ademoğullarına intikal etmiş, İslâm dini ile ebedileşmiştir. Gerçekten İslâm dini, koyduğu kaidelerle aile hayatına cennet huzuru ve daimi bir baharın seması olmuştur.
İdrak sahipleri için Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor:
“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda muhabbet ve merhamet te’sis etmesi O’nun ayetlerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen zümre için muhakkak ki ibretler vardır.” (Rum Suresi, 30/21
Peygamber Efendimiz, Hazreti Muhammed (SAV), ailenin kuruluşundaki bu kaynaşmayı sağlayan nikâhın nasıl yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor:
“Nikâhı ilân edin ve mescitte yapın ve tef çalın.”(Tirmizi, Nikâh, 6)
Her işini besmeleyle, duayla yapan biz müslümanlar, Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile oğlumuza kız isterken, bir hoca efendiye dua ettirip, hayırlı ve mübarek olmasını isterken, ardından İslâm’a ve Kur’an’a aykırı bir şeyler yapıyor muyuz?
Peygamber Efendimiz “Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz! Ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla kıvanç duyuyorum.” (İbn Mâce, Nikâh, 1)
Peki, bizim sünnet ve düğün merasimlerimiz ne kadar İslâm’a uyuyor? Bize “Sen müslüman mısın?” diye soru sorulsa, bu soruyu sorana bile kızarız. Elbette, “Elhamdülilâh müslümanız” deriz.
O zaman düğünlerimiz de müslümana yakışır olmalıdır.
İslâmi düğünlerimizi nasıl yapalım sorusuna gelince:
Sevinçli, mutlu günlerde eğlenmek, neşelenmek müslümanın en tabii hakkıdır. Fakat eğlenmenin de bir usulü ve adabı vardır. Kadın erkek karşılıklı mahremiyet ölçülerine uyulmadan yapılan eğlence, sazlı-sözlü karışık düğünler İslâmi değildir. Peki nasıl yapalım ki İslâmi olsun?
1. Kadınlar ayrı bir yerde, kadın kadına eğlenmelidir. Özellikle bahçesi olan kimseler kadınlar için burada düğününü yaparken, erkekler de ayrı bir yerde erkek erkeğe eğlenmelidir.
2. Nikâh ilân edilmeli ve camilerde kıyılmalıdır.
3. Düğünlerde zengin ve fakir ayırımı gözetilmeksizin düğün yemeğine katılım sağlanmalıdır.
Hayırlı bir iş olan evlenme ve sünnet merasimlerini, Kur’an’la, vaazü nasihatla, mevlüt okuyarak dualarla, yaptığımız takdirde Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmış oluruz.
Muhterem Mü’minler!
Madem ki müslümanız, o zaman müslümanlığımızı ispat edeceğiz. Hem müslüman olduğumuzu söyleyeceğiz, hem de İslâm’a aykırı düğün yapacağız. Hem sazlı-cazlı, kadınlı-erkekli karışık düğün yapacağız. Hem de arkasından ertesi gün hocaları çağırıp mevlüt okutacağız. Niçin başladığımız gibi bitirmiyoruz? Niçin hem ondan hem bundan vazgeçmiyoruz. Niye mi? İçimizdeki sağduyu bir yerde hata yaptığımızı haber veriyor. Onun için önce yaptığımız yanlıştan vazgeçeceğiz.
Müslümanlığımızı ispat edeceğiz. Nasıl? Düğünlerimizle derneklerimizle... Başka... Camide beş vakit namazlarımızı cemaatle kılarak... Başka... İnsanlara iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirmekle... Başka... Yarım yamalak, gelenek ve görenek müslümanlığını, adet müslümanlığını terkedip, gerçek müslümanlığı seçerek ve yaşayarak...
Allah’ın rızasını gözeterek tertip edilen düğünleri yapalım ki, hem dünyada hem de ahirette huzur bulalım.
Hutbeme bir ayeti kerime meâli ile son vermek istiyorum:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim Suresi, 66/6)