20.11.2009 Cuma Vaazı ve hutbesi sitemize eklendi20 Aralık 2009 Cuma günü, La Louviere Yavuz Sultan Selim Camiinde yapmış olduğum "Kurban" konulu sunum vaaz sitemize eklenmiştir. Giresun Doğankent İlçe Müftüsü Recep Şahan Bey'in hazırladığı sunum vaazı ben de camimde cemaatime anlattım. Sunum vaazı indirmek için tıklayınız Sesli olarak dinlemek için tıklayınız.
"Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği" konulu hutbemizi dinlemek için tıklayınız Yazılı metin aşağıya çıkarılmıştır: AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
وَلَمَن صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَلِكَ لَمِنْ عَزْمِ
الْأُمُورِ “Her kim sabreder
ve bağışlarsa, işte elbette bu azmedilecek işlerdendir.” (Şura Suresi,42/43) AFFETMENİN DAYANILMAZ
HAFİFLİĞİ Bir lise öğretmeni
birgün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur Öğretmen öğrencilere
dönerek; Öğrenciler, bu işten
pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde
patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine
şöyle der öğretmen: Aradan bir hafta
geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler
şikayete başlarlar: AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ Affetmek, işlenen suçun-hatanın hoş görülmesi, hoş
görülmeye çalışılması, unutulması ya da unutulmaya çalışılması, bir insanın en
zor başarabileceği erdemlerden biri, iç huzura ulaştıran çok önemli bir
kavramdır. Her insan tüm yaşamı boyunca birileri tarafından
incitilir, kırılır. O kırılmanın da verdiği etkiyle bir sürü duyguyu bir anda
yaşamaya başlar. Öfke, korku, kızgınlık belki nefret... Bu duygular, o durumu yaşadığınız an itibariyle belki
daha da kuvvetlenir ya da azalır belki. Ama karmaşık bir hal alır; siz de ne hissettiğinizi
bilemezsiniz bazı bazı. Tanımlayamadığınız o hisler size kendinizi tuhaf
hissettirmeye başlar. Belki kendinizi çok kuvvetli hissedersiniz affetmediğiniz
için, 'Böyle cezalandırıyorum' dersiniz kendi kendinize. 'Affetmeyeyim ki
tekrar bana bir şey yapamasın' diye düşünürsünüz ya da yeni kişilerden
doğabilecek tehlikelere karşı kendinizi korursunuz bir bakıma. Ancak belki
kısa, belki de upuzun bir süre sonra farkedersiniz ki cezalandırdığınız
kendinizsiniz aslında. İnsan ne kadar uzun süre öfke ve nefretle yaşarsa o
kadar uzun süre iyileşemez. Belki karşısındaki ders alır bazı şeylerden ya da
kişi öyle olmasını ister ama kişinin içinde beslediği öfke, nefret duyguları
onu yıpratır ve yaranın iyileşmesini engeller. Keşke onu affetmem yetse dediğiniz durumlar sık
oluyordur belki hayatınızda, karşı tarafı nasıl cezalandırırsanız cezalandırın
bu da size yetmeyecektir belki de. Ama sonunda kim kazanıyor onu düşünmeye
çalışın. Ne siz ne de karşı taraf. Sadece öfke ve nefret duygusu. Ve belki de
kaybedilen yıllar oluyor çoğu zaman. Evladını affetmeyen anne-babalar,
babasını-annesini affetmeyen evlatlar, kardeşiyle yıllarca konuşmayan, teyzesi
kavgalı diye yolda gördüğü komşuya selam vermeden geçen onlarca belki yüzlerce
insan... İnsan en çok özlediklerini, en çok görmek istediklerini, en çok
sevdiklerini, hiç yara almayacağını düşündüğü kişileri affedemiyor. Bu bir
insana fazla değil mi kendini cezalandırmak için? Öfkenizi kuvvetlendirmeyin.
Affetmek gururu yok eden bir süreç değil, onurlu insanların saygınlığıdır.
Hangi kin sonsuza dek sürebilir? Çok kızmış, çok ağlamış olsanız bile ya da
yanlış anlaşılma yüzünden affetmemiş olsanız bile, yıllar sonra, bunun yaratmış
olduğu rahatsızlığı ne kadar taşıyabileceksiniz üstünüzde? Affediverin. Affettiğiniz yapılanları unuttuğunuz anlamına gelmez.
İnsan yaşadığını unutmamalıdır da. Ama ders almalıdır, öğrenmelidir mutlaka. Affetme bir süreç gerektirir. Günlerin, ayların,
yılların yorgunluğunu bir anda atamazsınız çabucak koyamazsınız herşeyi bir
kenara. İçinizdeki duygularla yüzleşin. İzin verin hem ruhunuz hem bedeniniz
yüzleşsin. Korkmayın onlardan, onlarda sizin. Bırakın ve sizde 'Acaba' deyin.
İçinizde affetme sürecinin başlamasına izin verin. Rahatlatın içinizi. Hala hayattayken affediverin. Duygularınızı ve düşüncelerinizi içtenlikle paylaşın
ve karşı tarafa paylaşması için fırsat verin. Belki bir gün siz de aynı duruma
düşebilirsiniz. Bırakın geçmiş geçmişte kalsın, ileriye bakarak güçlendirin
kendinizi. Acılara, anılara, hatıralara takılı kalmayın. İçinizdeki olumlu
duyguların açığa çıkmasına izin verin. Sevginin ve güvenin gücüne inanın. İnanın ki affedebilesiniz. Unutmayın yaşadıklarınızı, onları deneyim olarak
görün. Affettiğiniz zaman göreceksiniz ki yükünüz hafifleyecek ve belki o zaman
daha somut görebileceksiniz gerçekleri. O an düşünemediklerinizi, karşı tarafın
düşünemediklerini, diğer tüm duygularınızı. Zamanın iyileştirici gücüne inanın.
Kendinizi özgür bırakın. Şimdi açın yeni bir pencere ve inanın hayat o öfkeyi
taşıyacak kadar uzun değil. O kişiyi görmek, konuşmak imkânsızsa bile içinizde
affedin. O bilemese de siz affettiğinizi bilin. Unutmayın, her insanın ikinci bir şansa ihtiyacı
vardır… Hutbemi bir ayeti kerime meali ile bitiriyorum: “Her kim sabreder
ve bağışlarsa, işte elbette bu azmedilecek işlerdendir.” (Şura Suresi,42/43)
|
5545 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |